Stüdyomuza isim olarak seçtiğimiz PUNCTUM; latincede sivri uçlu bir nesne ile oluşturulan iz, delik gibi manalara gelir.Roland Gérard Barthes’in Camera Lucida -Fotoğraf Üzerine Düşünceler kitabında yeralan kavram ikilisinden(Studium ve Punctum) ikincisidir.
Barthes’e göre Punctum ve Studium fotoğraf içerisinde aynı anda bulunan, fakat birbirlerinden tamamen bağımsız ve birbirlerine uzak iki kavramdır.
Studium, fotoğraf içerisinde hangi anlamların yer aldığını anlama, anlamlar arasındaki benzerlikleri ve ilişkileri araştırıp onları kendi bakış açımıza göre değerlendirip fotoğrafı anlamlandırma isteğimizden dolayı hemen hemen her fotoğrafa gösterebileceğimiz ilgiyi anlatır. Yani Studium, inceleme, irdeleme, yorumlama, kafa yorma ve bunların ardından elde edilenler sonucunda fotoğraftaki bir şeye ilgi duymayı, fotoğrafa anlam kazandırma sürecini ifade eder. Studium, fotoğrafın semiolojik (göstergebilimsel) bir incelemesini, fotoğraf içerisindeki simgeler ve semboller ile anlamlar arasında analojiler kurmaya dayalı fikir yürütmeyi kapsar. Örneğin bir fotoğrafın incelenmesi sonucu bulunan her türlü politik, kültürel, tarihi, estetik ya da teknik anlam ve bunlara istinaden yapılan yorum Studium kapsamındadır ve fotoğrafa verilen her türlü tepkinin temelinde “daha önceki bilgilere dayalı anlam bindirme” olayı yatar. Fotoğrafçı ile fotoğraf izleyicisi aynı paydada buluşabilir. Fotoğrafçının fotoğrafa dahil ettiği mesaj izleyici tarafından hemen ve doğru şekilde ortaya çıkarılabilir ya da bunun gerçekleşmesini hızlandırmak için ek bir açıklama ya da spesifik bir bilgi sahibi olmak gerekiyor da olabilir.
Punctum, ise fotoğrafın içerisinden beklenmedik şekilde çıkan ve aniden kişiselleştirilen anlamdır. Barhes Punctum’dan fotoğrafın içinden çıkıp sizi delip geçen anlam olarak bahseder. Bu anlamı barındıran obje fotoğraftaki herhangi bir şey olabileceği gibi bir fotoğraf içinde bu anlamı izleyiciye veren hiç bir şey de olmayabilir. Punctum tamamen kişisel ve açıklanmasına gerek olmayan bir etkidir. Punctum’u analiz edip etkinin sebebini anlamaya çalışmak zaten Studium’a girmeye başlar. Punctum izleyiciyi delip geçen bir esrardır, bir nevi fotoğrafın ruhudur. Punctum bence fotoğrafın içerisine gizlenmiş, geldiğini gördüğünüzde çok geç kaldığınız bir yumruktur, bu yumruğu size patlatan fotoğrafların ise sizin için yeri ayrıdır. Punctum tamamen izleyiciye özel bir şey olduğu için bir fotoğraf içerisinde onun varlığı fotoğrafçının insiyatifi dahilinde değildir. Punctum izleyici için sarsıcıdır, fakat bir fotoğrafı sevmek için içinde Punctum ile karşılaşmış olmak gerekmez. Punctum’u bize vermeyen fotoğraflar sadece salt görsel estetik hazzı hissettirir.
Barthes’e göre Punctum fotoğraftan fışkıran ve okuyanı çarpansa, Studium fotoğraftaki bir şeyi öylesine beğenip beğenmeme durumdur. Studium, fotografik söylem içerisinde anlatılmak istenileni anlamlandırma, anlamlar arasındaki ilişkileri ve bu anlamları kendi bakış açımıza göre ele alıp yaptığımız değerlendirme ve gösterdiğimiz ilgidir. Kısaca Studium, fotoğrafı biçim ve içerik bağlamında inceleme, yorumlama ve algıladıklarımız sonucunda fotoğrafı beğenme ve fotoğrafa değer verme sürecini tanımlar. Studium, fotoğrafın göstergebilimsel (semiyoloji) okunmasını, fotoğraf içerisindeki simgeler ve semboller ile anlamlar arasında benzerlikler bulmaya dayalı fikir yürütmeyi kapsar. Bu bağlamda fotoğrafın incelenmesi sonucu bulunan her türlü ideolojik, kültürel, tarihsel, etik, estetik ve teknik olarak yapılan okumalar Studium kapsamındadır ve fotoğrafı anlamanın temelinde bilgilere dayalı anlamlandırma olayı yatar. Barthes’ın söylemlerinde, fotografik metnin çoğul anlamlılığını işaret etmesi ile fotoğrafta fotoğrafçının gösterdiğini değil de seyircinin kendi görmek istediğini görmek istemesi aynı şeydir. Fotoğrafta da tek bir anlam yoktur. Çoğul anlam ve çoğul görülebilecek olanlar vardır. Fotoğrafçı ve seyirci aynı ortak paydada buluşabilir. Fotoğrafçının mesajı seyirci tarafından hemen ve doğru şekilde anlaşılabiliyorsa bu kişisel birikimler ve spesifik ilgi sayesinde gerçekleşir.
“Fotoğrafın sonsuza dek kopyaladığı şey aslında yalnız bir kez olmuştur. Var oluş açısından asla yinelenemeyecek olanı, mekanik olarak yineler Fotoğraf. Onda olay hiç bir şey uğruna aşılmaz: gereksinme duyduğum bütünü görmek olduğum bedene geri götürür o her zaman; yorulmaz anlatımı ile fotoğraf, mutlak tikel mat ve biraz bön bir egemen olumsal, bu (fotoğraf değil, bu fotoğraf), kısaca bir tuché, fırsat, karşılaşma ve gerçektir.” der Camera Lucida’da Barthes. Düşüncelerini Punctum’un zihinlere sığmazlığı karşısında örneklerle açıklamaya çalışmakta ve kendi kişisel bakış açısı ile fotoğrafın ne olduğunu ve kendisine hissettirdiğini sorgulamaktadır. Ona göre fotoğraf seyirciyi heyecanlandırmalı, şaşırtmalı, tutku uyandırmalı ya da canın acıtmalıdır.